Emsallerine faiktir

Ekim 10, 2010

Kabızlığın Her Türlüsü Sıkıntı Yapar Ademoğlu/Kızında.

Ne zaman nerde ve ne şekil tebarüz edeceği de belli olmaz hakkaten. Geçenlerde bir forumda kim bilir hangi skindirik husus yüzünden didişen iki beyefendi birbirlerine küfür ediyorlardı. Gecenin bi yarısı bilgisayarın karşısında oturup,,..ipneninevladı…anannınmna…

“Sen onları al da, götüne sok” diyordu, toplumun bu hobi sahibi, eğitimli fertlerinden biri, diğerine. Birkaç yaratıcılıktan uzak küfrün ardından, hayatı boyunca ağzından kötü söz çıkmamış, babasının trafikte hiç kimseye anal seks temennisinde bulunduğunu duymamış genç kızlar gibi çaresizce “öküz”...Diye bitirmişti maruzatını. (Kaldı mı onlardan? Benim kızım bile, gerekirse bir minibüs şöförünün ellerini yüzüne kapatıp ağlamasını sağlayacak şekilde küfür edebilir)

Ne demek öküz? Öküz denince benim aklıma güneşte kulaklarını tembelce oynatarak geviş getiren güzel gözlü sevimli hayvanlar gelir. Batur’un aklına Milka ineği geliyor mesela. Çorbayı gürültüyle içen, ayakları kokan sevgilin falan “öküz”dür. Bir üst satırda ana avrat sövdüğün değil. Bu mudur yani, küfrünün, hakaretinin klimaksı?

Kişioğlunun küfür dağarcığının bu şekilde yetersiz olması nasıl bir şey? Küfür ederken bile çabucak tükenen, çaresizleşen biri yaşamın başka yüzlerinde ne kadar donanımlıdır?

Acta Turcica temmuz 2009 sayısında “Türk Kültüründe Hakaret”i incelemiş. Belki entelektüel organlarınıza katkısı olur. “Siham-ı Kaza’da Hakaret Unsuru Olarak Hayvanlar” başlıklı yazıyı da özellikle tavsiye ederim.

Hepinize bol küfürlü günler.

Edited By Miki,
 
Fotograf : BvP, Barcelona, 2008.

Hiç yorum yok: