Emsallerine faiktir

Ağustos 06, 2011

Bebek Yarasa

Miki tam bir hafta önce beklentilerimin aksine, bir homo sapiens yavruladı. Tuhaf bir durum ama, insan olmasına rağmen sevdirdi kendini. Kocaman gözleri, incecik bacakları, küçücük el ve ayakları, sırtında ve omuzlarındaki ince siyah tüyleri, yumuşacık ve gevşek derisi ile bir yarasayı, en azından bir, bir rodenti andırıyor olması içimi rahatlattı biraz. Çünkü, beyaz ve kolsuz fanila gibi bir şey giydirildiğinde, yüzünün yanlarına doğru incelerek gelen favorileri ile insan ırkının “apaçi” adlı alt türüne ürkütücü bir benzerliği var.

Bakamayız diye eve senelerdir süs bitkisi bile almadık. Esasen bitkilerin yenebilir olanları ile aramız çok iyidir de, bitki bile olsa evde bir şey besleme fikri pek bize göre değil. Ama Miki kabul edilemez bulduğum, katlanamadığım çoğu şeye yıllar içinde beni alıştırdığı, ikna ettiği gibi buna da – yani bir canlı yapıp, evde besleme fikrine - ikna etti. Hatta, “ulan bu fikir benden mi çıktı acaba?” diye bile düşündüğüm oldu. Canlı yapma prosesine bir itirazım yoktu elbette, hala sevdiğim bir uğraştır o.

Yeni ortama uyum sağlamak, bilgi görgü artırmak için elimdeki basılı malzeme pek yeterli değil. Rub’u tahtası ve usturlaplar, denizaltılardan atılan güdümlü roketler ve kompozit sütun başlıkları hakkında genişçe malumat, iki değişik derin V formlu, takriben aynı deplasmandaki tekneler arasındaki güç gereksinim eğrilerine ait yayınlar var da, bir “İşletim El Kitabı. Yavru Homo Sapiens / Blok II ” yok. Fakat günümüz bilgi çağı değil mi? İnternet var. Bu çağ içimize girmiş, öyle bir girmiş ki, kulaklarımız oynuyor ama boynumuzu çeviremiyoruz. İçimiz dışımız buram buram bilgi ve paylaşılan deneyler. Rodent benzeri canlının varlığının sorumlularından olarak “Epidural”in Dupont üretimi bir kırılmaz cam türevi, “Kolostrum”un da Kuzey Afrika kıyılarında bir Roma Liman kenti olduğunu düşünebilirdim. Ama akademik reflekslerim güçlüdür. Araştırmak, öğrenmek göbek adlarımdandır.

Yarasa Çıkarıcı Birazdan İşe Başlayacak
30 Temmuz 2011. 09:31 (GMT+03:00)
Bu refleksle şimdi tam gaz “bebek bloğu” gezegenlerine kontrollu iniş yapayım, araştırayım öğreneyim, istifade edeyim dedim ama, anlaşılan çoğunun atmosferi zehirli gazlardan müteşekkil. Fazla solunduğunda kusma ve mide bulantısı  yapıyorlar. Özellikle yavrulayan Türk dişilerinin okumuş olanının – hele bir de ecnebi memleketlerde okuyanlarının - gezegenin pek tehlikeli canlılarından olduğu keşfettim. Bu yaratıklar spermlerini dişilere bulaştırıp üreme dürtüsü ile yanıp tutuşan kimi eril üyeleri gibi, onlar da her şeyi, ama her şeyi öğrenmiş olarak akıl fikir ve deneyimlerini bizlerle paylaşmak, sıvaştırmak için yanıp tutuşuyorlar. Küçücük bir akıldan söz edilebilirse, o şeyleri yazarken buharlaşıp yok olmuş gibi. Yogaya başlayanlar, “sling mi? kanguru mu?” ikilemi içinde uykusuz geceler geçirenler (bunların genellikle kısa bir süre sonra çıkacakları intergalaktik seyahatler oluyor ve işin en doğrusuna hemmen ulaşmaları gerekli… Okumuş küstahlığı işte.), farmasötik kimya doktorası yapmışçasına bilgi salgılayanlar gırla. Galiba boz renkli, tatsız bir krizalitten sevgi kelebeğine dönüşüm çok kısa sürede cereyan ettiğinden, dönüşüm hazmedilemeyip gaz sancılarına neden oluyor. Bu hazımsızlığın yancıları da var elbette..

Çoğu sevgi kelebeği blogcu anne adaylarının, annelerin yaşamlarının önceki dönemlerinde herhangi bir şeye fazla bir ilgi/sevgi göstermemiş oldukları çok açık. Kraliçenin Ayşe Arman, baş nedimenin Ebru Şallı olduğu, (Gülben Ergen de vardı. İnternette ”conta hareketi” diye ısrarla aratınız, lakin o istifa etti galiba bu vazifeden) en anne olana bloglar aracılığı ile biat edilen bu amazonlar toplumunda bir ortak özellik daha var. Kendilerine sunulmuş –genelde çok pahalı- eğitimin bir gereği [1], durumların nesnel ve rasyonel bir tavırla ele alınıp, en mükemmel çözüme ulaştırılması vaziyeti... Bu durumda talep kendi arzını yaratıyor. Ad soyad sonuna eklenmiş “Photography” mütebbisleri [2], hamilelik "koç"u eski hemşireler, hastane kapısı süsleyenler türü zerzevat  söz konusu tavrın yan ürünleri. Her durum ve işin “uzmanları” tarafından kotarılması, eldeki konunun bokunu çıkarmak, küçücük aklını,  yaşantısını, yaşadıklarını pek ilginç bulmak, önemsemek bu tarz dünyaya bakışın önemli unsurları.. Onlar sıradan insanlar değil. Herkes çok güzel, herkes çok duyarlı, çok bilgili, herkes çok tuhaf ve bir o kadar ilginç sevimli deneyimler yaşıyor, herkes…vs. vs. vs.

Ancak, hiç kimse sıradan olmayınca, mevcut durum da acıklı bir sıradanlığa dönüşüyor galiba. Farklı olmak için sarfedilen o kadar çaba davulcu ossuruğu formunu alıp kalabalığın gürültüsünde kayboluyor.. Hayır, ulan farklı ne olabilir? O kadar para ve zaman harcamışsın, işsizlikten, amaçsızlıktan, ya da kim bilir hangi nedenden hayatının ekseni yavruladığın canlı oldu diye, illa spektaküler bir şey mi olması gerek? Ultrasonografi teknolojisine katkıların mı oldu? Senin durumunu özel kılan nedir?

"Sıradan ve İddiasız"
Miki de ben de basit canlılar olduğumuz için, ilgi çekecek değişiklikler olmadı hayatımızda. Sıradan ve özelliksiz, yarasamsı canlımızla her zamanki gibi sakin ve keyifle yaşayıp gidiyoruz. Geceleri uyanıp, minicik ellerine, ayaklarına, kocaman gözlerine bakıyorum (Bilmeyenleri aydınlatayım: bir ilginçlik ya da sadece sizinkine özgü bir durum değil bu. Tüm yeni doğanların -eğer fil plasentası ile beslenmemişlerse- el, ayakları ufak, gözleri de kafataslarına göre büyük olur). Tüylerle kaplı sırtını, omuzlarını görünce gülme geliyor. Bizlere muhtaç çaresizliği içimi burkuyor. Çaresizliğinin çaresi olduğumuzu bilmek aptalca gururlandırıyor. Miki’nin memelerini hayvansı bir neşeyle emerken bir yandan da inanılmaz gürültüler ve miktarlarda dışkılıyor. Hayat üçümüz için de güzel yani…

Biraz büyüsün, sıradan olmanın erdemi ilk öğreteceklerimden olacak.

BvP,

Edited By Miki

-----------------


[1] Gülben Ergen de, Ebru Şallı da öyle pahalı ve karmaşık eğitimler almış gibi durmuyorlar. Ancak Ebru Şallı’nın bir takım editoryal yetenekleri olduğu gerçek. Mükemmel bir anne ve eş olarak, üzerine düşenleri fazlasıyla yerine getiriyor. Bebek bakımı kitabı, yemek kitabı yazıyor, bu konularda deneyimlerini paylaşıyor, küçük sırlar veriyor bizlere. Aynı mantıkla serininin üçüncü kitabının “yatak deneyimleri ve sırlarım” olmasını kuvvetle ümit ediyorum.

[2] “Konsept Bebek Fotografçısı” diye insanlar var. “Konsept” önemli bir kelime bu dünyada zannederim. Çünkü iki “photography” müstahdeminden en az biri “konsept” işine de kuvvet vermiş. Bizim böyle konseptüel kaygularımız olmadığından, Yarasa’mızın fotograflarını çekmek bana ve “ayfon”lu arkadaşlarımıza düştü.